gerektiğini
hatırlatıyordum. Talebelerden
biri: \"-Hocam\" dedi. \"Fatma
\'nın annesi, abdestli
olmayanların hâfızlara
dokunamayacağını söylemiş. Bu
doğru mu?\" diye sordu. Çok
ilginçti doğrusu. İçimden
\"mâşallâh!\" dedim. Ve onların
sorularına da cevap vermek
için, \"Osmanlı zamanında
atalarımız Kur\'ân\'a ve hâfıza
kıymet verdiklerinden öyle
yaparmış.\" dedim. Çok
hoşlarına gitmişti bu iş. Hepsi
âdetâ kendilerini ulaşılması zor,
vitrindeki altın gibi
görüyorlardı. \"Görsünler\"
dedim kendi kendime... Bu
yaşta, buralara gelmişler. Allah
\'ın kelâmını ezberliyorlar,
onlara fazla görmem bunu. Bu
arada Fatma ara sıra
rahatsızlanıyor ve revirde
yatıyordu. Zaman geçtikçe
Fatma\'nın morali ve sağlığı
daha da çok bozuluyordu.
Birgün dersini 2 kez aksatınca
sormak zorunda kaldım: \"-Ne
oldu, yoksa anneni mi özledin?
\" Sert bir şekilde bana döndü.
Solgun yüzüne bir ciddiyet
gelmişti: \"-Hayır\", dedi. \"-
Öyleyse neden moralin bozuk?
Sık sık da hasta oluyorsun!\"
dedim. Yalvarır gibi oldu.
Gözleri dolmuştu: \"-Yanlış
anlamayın, inanın ki annemi
özleyip de gitmek istediğim
yok. Burayı çok seviyorum. Allâh
\'ımdan çok korkuyorum.
Buraları terk edersem, bana
âhirette hesabını sormaz mı?\"
Dilim dudağım bağlandı. Bir şey
diyemedim. Suçlu bile hissettim,
kendimi. O küçük kalbte bu ne
îmandı, Yâ Rabbi! Onu
hayranlıkla izliyordum. Birgün
çok rahatsızlandı. Doktora
götürmek zorunda kaldık. Bir
çok tahlillerden sonra,
arkadaşım olan doktor hanım:
\"-Hocahanım, derhal bu
talebeyi ailesinin yanına
gönder.\" dedi. Şaşkınlıkla: \"-
Neden?\" diye sordum. Bana:
\"-Belki üzülecek, hatta
inanmayacaksın ama, bu talebe
\"kanser!..\". Âdeta başımdan
aşağı kaynar sular dökülmüştü.
Hastâneden ayrılırken Fatma
\'ya hiç bir şey diyemedim. O
ise hâlimi anlamış gibi, bana
sorular sorup dikkatimi
dağıtmaya çalışıyordu.
Kulağıma eğilerek: \"-Hocam\"
dedi. \"Azrail insanların canını
alırken nasıldır?\" Ağlamamak
için zor tutum